Binali Yıldırım, Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu'nda Konuştu

"Herkes aklını başına alsın. 21. yüzyıl Türkiye'nin yılı olacaktır, Türklüğün yüzyılı olacaktır. Bunun ayak seslerini duyuyorum." "Çevre hassasiyetine gelince Türkiye gelişmiş ülke kategorisine konuyor. Başka konular gelince gelişmekte olan ülke kategorisinde yer alıyor. Böyle bir çifte standartla karşı karşıyayız."

GÜNCEL
Giriş Tarihi : 10-10-2022 15:29
Binali Yıldırım, Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu'nda Konuştu

AK Parti Genel Başkanvekili ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, "Herkes aklını başına alsın. 21. yüzyıl Türkiye'nin yılı olacaktır, Türklüğün yüzyılı olacaktır. Bunun ayak seslerini duyuyorum." ifadelerinde bulundu.

AK Parti Genel Başkanvekili ve TDT Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım'ın himayelerinde, Türk Devletler Teşkilatının Aksakallılar Konseyi ile Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 2022-2023 Akademik Yılı Açılışı ve Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu programı başladı.

Üniversitenin Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi Türkistan Salonu'nda düzenlenen programın açılışında konuşan Yıldırım, Türkiye'nin deniz hak ve menfaatlerinin bir damlasından asla vazgeçmeyeceğini, bu konuda Türkiye'nin durumunun açık ve net olduğunu vurguladı.

"Herkes aklını başına alsın. 21. yüzyıl Türkiye'nin yılı olacaktır, Türklüğün yüzyılı olacaktır. Bunun ayak seslerini duyuyorum. Bugün memleketim Erzincan'da gerçekleştiğimiz bu uluslararası sempozyum yeni yüzyılın bir habercisidir. Yıllar sonra bu toplantı anılacaktır." diyen Yıldırım, dilin egemenlik olduğunu, dilini koruyamayanın egemenliğini de koruyamayacağını söyledi.

Dil birliğinin önemini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Hepimiz Türk'üz. Ama birbirimizle ne yazık ki başka bir lisanla iletişim kuruyoruz. O halde yapmamız gereken ilk iş, dil birliğini sağlamak olmalıdır. Alfabe birliğini sağlamak olmalıdır. Tarih birliğini sağlamak olmalıdır. Hepimiz Türk'üz, Türk ortak paydasında tarihimizi baştan sona gözden geçirmek mecburiyetindeyiz. Hangi boydan hangi soydan olursak olalım özümüz birdir aslımız birdir. O bakımdan Türk Devletleri Teşkilatı'na, Aksakallılar Konseyine, genel sekreterliğimize diğer misyonlarımıza büyük görev düşüyor. Akademisyenlerimize büyük görev düşüyor. Türk akademisine, bütün sivil toplum kuruluşlarımıza büyük görev düşüyor. Hiç kimse, kimseden görev almayı beklememeli durumdan vazife çıkarıp ortak ülkü etrafında ortak hedefler etrafında çalışmaları kendi alanımızda sürdürmeliyiz. Üniversitelerimize, akademisyenlerimize büyük sorumluluk düşüyor. Esasında yapılacak iş o kadar da zor değil. Biz bugün Türk devletleri ve Türkler olarak kısa bir araştırma ile gördük ki 2 bin 500 tane ortak kelimemiz var. Çağımızda 1000 kelimeden az bir iletişimle kelime ile konuşma yapılabildiğine göre alfabe konusunda adımlarımızı süratle tamamlamalı ve ortak dili, ortak iletişimi ivedilikle tesis etmeliyiz."

Yıldırım, Türk Devletleri Teşkilatı'nın 40. yıl vizyonunun çok ama çok önemli bir belge olduğunu, bunun 4 yıllık eylem planlarının birincisinin hayata geçtiğini, Türk Yatırımı Fonunun kurulması ve daha birçok faaliyetin yürürlüğe girmek üzere olduğunu anlatarak, 11 Kasım Semerkant Zirvesi'nde bunların nihayetlendirileceğini söyledi.

Üniversitenin akademik yıl açılışında konuşan öğrencinin, iklim değişikliğine dikkati çekmesinin kendisini çok heyecanlandırdığını anlatan Yıldırım, "Bu dünyayı bu hale getirenlerin arasında biz de varız. Ama bizim katkımız, kapitalist, gelişmiş olarak kabul edilen ülkeler kadar değil. Dünyamızı daha çok onlar kirlettiler aymaz bir şekilde. Sanayileşmede çevre hassasiyetini göz ardı ederek denizlerimizi, doğamızı ne yazık ki hor kullandılar ve küresel ısınmanın asıl sorumluluğunu onlar taşıyor." ifadelerinde bulundu.

Karbon ayak izine ilişkin değerlendirmede bulunan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Karbon izinin ve karbon emisyonunun azaltılması konusunda da dünyayı kirletenlerin, yükü ve faturayı gelişmemiş, az gelişen taksiratı olmayan ülkelere yıkma gayretini de ibretle izliyoruz. Bir zamanlar 90'lı yılların başında Polonya bağımsızlığına kavuşunca Avrupa Birliği o yıllarda ben de Baltık ülkelerinde ihtisas eğimindeydim bir tartışma vardı. Avrupa Birliği ülkeleri Polonya'ya diyor ki 'Tamam sen bağımsız oldun Avrupa ülkesisin ama lütfen şu Baltık'ı kirletmeyin. Kanalizasyonlarınızı atıklarınızı Baltık Denizi'ne vermeyin.' Polonya'nın da cevabı çok ilginçtir. Onlara şunu söyledi. 'Yıllardır siz her türlü içine ediyorsunuz, Baltık'ı bu hale getirdiniz, şimdi bana bunu yapmayın diyorsunuz. Benim bunu yapacak gücüm yok buyurun siz yapın. Değilse siz ne kadar Baltık'ı kirlettiyseniz bende o kadar kirleteceğim ondan sonra oturup beraber temizleyelim.' Bu aslında şu anlama geliyor. Verilen tahribatın, zararın bedelini külfetini herkes hak ettiği kadar paylaşmalıdır. Çevre hassasiyetine gelince Türkiye gelişmiş ülke kategorisine konuyor. Başka konular gelince gelişmekte olan ülke kategorisinde yer alıyor. Böyle bir çifte standartla karşı karşıyayız. Şartlar ne olursa olsun ama biz genç Damla kızımızın dediği yolda, iklim değişikliğini gelecek nesillere gençlerimize emanet edecek olduğumuz bu toprakları dünyayı daha fazla tahrip edilmesine izin vermeyeceğiz."

Yıldırım, çevre hassasiyetlerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı eylem planı doğrultusunda gerçekleştireceklerini belirtti.

Türkiye'nin amacının dostlarını artırmak, düşmanlarını azaltmak olduğunu, dış politikalarının omurgasını da bunun teşkil ettiğini belirten Binali Yıldırım, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanımızın Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesi, esirlerin değiştirilmesi, tahıl koridorunun açılarak dünyada kıtlığın önlenmesine yönelik samimi gayretlerinin arkasında bu gerçek vardır. Batılı ülkeler her dönemde olduğu gibi Ukrayna'ya yaptıkları desteklerde de yine hesaplarını yapmaktan geri durmuyorlar. Biz hesap kitap yapmadan masum bebelerin ölmemesi için sivillerin bu anlamsız savaştan zarar görmemesi için insanlık vazifemizi kolaylaştırma ve arabulucu olma rolümüzü samimi bir şekilde sürdürüyoruz. O yüzden bütün dünya Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Türkiye'nin bu yaptıklarını takdirle yad ediyor. Biz bir milletiz birçok devletiz. Eskiden 'bir millet iki devlet' derdik şimdi bir millet 7 devletiz belki bu daha da artacak."

(AA)

Emra Can YILDIRIMEmra Can YILDIRIM

YORUMLAR
ÇOK OKUNANLAR